17 Haziran 2014 Salı

Gazlı İçecekler ve Reklam

Tümer Gıda Komite Başkanı Vet. Hek. Muhammed Efe ile Söyleşi: Gazlı içecekler başlıklı bir yazıdan alıntıdır.

Hayatın her anında bir şeyler atıştırırken, yemek yerken veya günün yoğun temposu içinde koştururken, vazgeçilmeyen içecekleri hızla yudumlarken, kendinize zarar verdiğinizi hiç düşündünüz mü? Bir anlık damak zevki uğruna en kıymetli hazineniz olan sağlığınızı feda etmemelisiniz.

Yıllardır hayatınızda önemli yere sahip olan ve bu nedenle de her an elinizden düşürmediğiniz gazlı içeceklerin içerdiği katkı maddelerini merak ettiniz mi? Okumak isteyenin de anlayamadığı o kimyasal tanımlar, ya sağlığınıza zarar verebilecek maddeler içeriyorsa? Elbette, her yiyecek ve içeceğin yararı olduğu gibi fazla tüketiminin de zararı vardır. Ancak bazı içecekler vardır ki, zararını göz göre göre kabullenirsiniz. Tıpkı sigara tiryakilerinin sigaranın zararlarını bildiği ve vazgeçemediği gibi…

Peki, sofranızdan eksik etmediğiniz içeceklerin başında gelen gazlı içecekler, sodyum dışında hiçbir besin kaynağı içermemesine rağmen onlardan ısrarla vazgeçilememesinin sebepleri nelerdir? Bunun sebebi yemek esnasında illa bir şey içme alışkanlığından mı, yoksa bir bağımlılıktan mı kaynaklanıyor?

Adeta bir şifa içeceği gibi elden düşürülmeyen gazlı içecekleri tüketmekten zevk alıyorsunuz. Ancak bu masum ve sevimli içecekler aşırı kullanıldığında inanılmaz kötü sonuçlar doğurabilir.

Şimdiye kadar gazlı içeceklerin sağlık için yararlı olduğuna dair bir araştırma yayımlanmamıştır. Aksine son 30 yılda aşırı gazlı içecek tüketiminin artan kemik erimesi (osteoporoz) ve kemik kırılmalarına yol açtığına ilişkin araştırmalar yayınlanmıştır. Alerjisi olanların kesinlikle gazlı içeceklerden uzak durması tavsiye edilmektedir. Hatta aşırı gazlı içecek tüketen çocuklarda, sadece yaşlılarda görülen ‘diş minesi’ kaybı gözlenmiştir.

Gazlı içecekler, siroz ve parkinson

İngiltere’de yapılan bir araştırmada, gazlı içeceklerin içeriğinde bulunan sodyum benzoat maddesinin hücrelere ciddi şekilde zarar verdiği belirlenmiştir. Sodyum benzoat maddesinin siroz ve parkinson gibi hastalıklara da yol açabileceği söylenmektedir.

Nitekim TÜBİTAK da sağlık yönünden hiçbir faydası olmadığı açıklanan gazlı içecekleri tüketmek yerine süt ve süt ürünleri ile meyve suyu öneriyor. Elbette süt ve meyve suyu tercihinde de tüketicilerin çok seçici ve dikkatli olması gerektiğinin altı çiziliyor.

Tüketici Hakları Merkezi (TÜMER) Gıda Komisyonu Başkanı ve Veteriner Fakülteleri Mezunları Dayanışma Derneği (VEFADER) Yönetim Kurulu Üyesi Veteriner Hekim Muhammed Efe ile gazlı içecekler üzerine merak edilenleri konuştuk. İşte Efe’nin gazlı içecekler hakkındaki sorulara yanıtları:

Gazlı içeceklerin sürekli zararlarından bahsedilmesine rağmen onlardan her öğünde vazgeçilememesinin sebebi nedir?

Mesele beslenme ve tüketim kültüründeki öncelliklerin değiştirilmesidir. Beslenmede öncelikli amaç, yaşam idamesi ve kalitesinin arttırılması önceliğinden zevk alma güdülerinin tatminine (Hedonism) kaydırılmış durumdadır. Bunun başlıca müsebbibi ise tüketiciden ziyade, hızlı ve bilinçsiz tüketim kültürünün oluşturduğu rantın büyüklüğü sebebi ile konvansiyonel ürün arz eden üreticilerdir. Maalesef ülkemizde de bu yanlış beslenme kültürünün oluşturulmasına katkı sağlayacak bir piyasa oluşturulmuştur. Bu piyasada en çok, yanlı ve yanıltıcı reklâmlarla genç tüketici hedeflenmekte ve bunda da başarılı olunmaktadır.

Gazlı içeceklerin sürekli ve aşırı kullanımı sağlığımızı nasıl etkiler? Hangi hastalıkları beraberinde getirir?

Gazlı içecek; karbondioksit ile gazlandırılmış olan meyveli, aromalı, kola, tonik gibi içeceklerdir. Bu ürünler satüre edilmiş karbondioksit gazın yanı sıra boya maddeleri, sodyum benzoat, kinin (sülfat tozu), kafein, alkol, sakkaroz, glikoz, früktoz, glikoz şurubu, früktoz şurubu veya invert şeker şurubu ve bunlarla birlikte yalnız başına tatlandırıcılar, aromalar (taklit ettiği ürünün kokusunu veren kimyasallar), laktik asit, uçucu asitler ve diğer katkı maddelerini barındırır.

Birçok konvansiyonel üründe olduğu gibi katkı maddelerinin cirit attığı bu ürünler de obezite, diyabet, diş çürümesi, kemik sorunları, beslenme bozuklukları, kalp hastalığı, gıda bağımlılığı ve nörolojik sorunlar yaşatır. Kalsiyum kaybı ve buna bağlı sorunlar ise özellikle asit-baz dengesini sağlayan vücudumuzun yüksek asit ortamına verdiği doğal bir tepkidir. Bunun sonucunda en çok dişler ve kemikler hasar almaktadır ki, diş problemleri zaten tek başına birçok metabolik sorunun (dolaşım ve sindirim) kaynağıdır.

Okullarda gazlı içeceklerin satışı lokal olarak yasaklanıyor, niçin sadece okullarda yasak? Çocuklara zararlı sayılan gazlı içecekler büyüklere de zararlı değil midir?

Okullarda bu tarz içeceklerin satılmamasının tavsiye edilmesi kararı yeterli bir karar değildir. İlgili tavsiye kararı yasak hükmüne dönüştürülmelidir. Elbette büyükler için de aynı zararların birçoğu mümkündür. Ancak bu ürünlerin çoğundaki hedef kitle çocuklar ve gençlerdir.
Gazlı içeceklerin yanı sıra enerji içeceklerinin de hayatımıza girmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hızlı gelişen teknolojik yaşam tarzı, hayatı da çok hızlı ve yorucu hale getirmektedir. Bedensel ve beyinsel yorgunluğun yanında ruhsal yorgunluk da yaşamaktayız. İşte bu ortamda enerji içecekleri, vereceklerini düşündüğümüz enerjiden dolayı alternatif bir içecek olarak hayatımıza girdi. Ancak belirli bir süre sonra bu içeceklerin de zararları ortaya çıktı. Kafein ve diğer uyarıcılarla birlikte katkı maddeleri, bu içeceği diğer gazlı içeceklerden daha zararlı hale getirmiştir. Gazlı içeceklerin fazla tüketimi ile oluşan sorunlara enerji içeceklerinde “akut ölüm riskini” de ekleyebiliriz.

Gazlı içeceklerin etil alkol oranı nedir?
Gazlı içeceklerin birçoğunda yazan “alkolsüz içecekler tebliğine uygundur” ibaresi ürün içinde “alkol yoktur” manasını ifade etmemektedir. Bu ifade ilgili tebliğdeki alkol oranının aşılmadığının yani ürün içinde alkol olabileceğinin ifadesidir. “11.08.2001–24490” sayılı resmi gazetede yayınlanan ilgili tebliğin 5. maddesinin ‘k’ bendinde “Alkolsüz içeceklerde etil alkol miktarı en çok 5,0 g/l” bulunabileceği yazılıdır.

Bilinçli tüketici nasıl olmalıdır? Gazlı veya gazsız içecekleri kullanırken nelere dikkat etmelidir?

Yiyecek ve içeceklerimizin içindeki katkı maddelerini çok iyi araştırmalıyız. Doğal beslenme uzmanları olmalıyız. Bu tür ürünler yerine doğal sağlıklı ve güvenli içecek ve yiyecek alternatiflerini tercih etmeliyiz. Özellikle aldatıcı reklâmlara kanmamalı kendi kültürel beslenme alışkanlıklarımızı revize ederek bu zenginliklerimizi kullanmalıyız. Unutmamalıyız ki, beslenme daha anne karnında başlar. Bunu dikkate alarak beslenme alışkanlıklarında yaş farkı gözetmeksizin yiyip içtiklerimize azami özen göstermeliyiz. VEFADER olarak, “Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Akademisi” adı altında bir proje gerçekleştirmeyi düşünüyoruz. Sonuç olarak; bir anlık damak zevki uğruna, en kıymetli hazinemiz olan sağlığımızı feda etmemeliyiz.

Gazlı içecekler ve mentos şekerinin reaksiyonu nasıl açıklanabilir? Daha farklı ürünlerle birleşince de bu tür ‘asit fışkırmaları’ yaşanır mı?

1992 yılında Türk tüketicisi ile tanışan mentosun mazisi 1930’lu yıllara kadar dayanır. Temelde yine amaç sağlıklı ve güvenli beslenme değildir. Ürün reklâmlarında olduğu gibi ferahlama, rahatlama, enerji, çılgınlık gibi gençleri cezbeden sloganların ön plana çıkarılmasıdır. Ve satış politikaları da buna göre düzenlenmektedir. Ancak yine aynı hedef grubuna hitap eden ve genelde aynı sloganlarla bu kitleyi etkileyen gazlı içeceklerle bu ürünün aynı anda alınmasıyla oluşan reaksiyon midede “tympani” dediğimiz aşırı gaza bağlı gerilme ve yırtılma sonucu “akut ölümler” oluşturmaktadır. Merak edenler gazlı içeceklerden küçük bir şişe alıp içine birkaç mentos şekeri koyup kapağını kapatarak birkaç saniyede oluşan reaksiyon sonucu meydana gelen patlamaların midelerimizde oluştuğunda neyle karşılaşacaklarını görebilirler. Ancak kesinlikle evlerde denenmemelidir. Sonuç olarak konvansiyonel gıda üreticileri nezdinde insan sağlığının ne kadar önemsiz görüldüğüne şahit olabilirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder