30 Kasım 2015 Pazartesi

Muzlu Kek Ne Kadar Muzlu

Abur cubur almıyorum ama geçen elime meşhur bir markanın muzlu keki geçti. Muzlu olduğunu ben söylemiyorum, ambalajında yazıyordu. Bir de manavdaki muzlardan daha cafcaflı bir muz resmi vardı üzerinde. İçindekilerde muzun esamesini aradım. Sadece %16 oranındaki muz kremasında %0,2 oranında muz tozu var. Kekin toplam kütlesindeki muz tozu oranı %16*%0,2=%0,032 oluyor. Diş macunlarındaki zehirli florür oranı kadar. Bu oran muz tozuna değil de alkole ait olsaydı %1,2'nin altında olduğu için yazılmayabilirdi. Ama firma reklamını yapabilmek için eser miktardaki bu muz tozunu yazmayı tercih etmiş. Peki muz tozu muzun kurutulmasıyla mı elde ediliyor? İşte burası muamma. Muz tozunun neyden nasıl elde edildiği şirket sırrı. Muz kokusu veren amyl acetate labaratuvarda amyl alcohol ve asetik asidin birleştirilmesiyle elde edilebilir veya bir çözücü kullanılarak çürük muzlardan çıkarılabilir. Sonra firma muz tozu elde etmek için bu kokulu maddeye başka şeyler de ekleyebilir. Muzun girmediği fabrikadan muzlu kek çıkıyor. Reklamcılık denilen şey aldatmacadan başka bir şey olmadı.

Muzlu Diye Pazarlanan Muzsuz Kek

3 Haziran 2015 Çarşamba

Anne sütü antikapitalist bir direniş hattıdır

"Anne sütü neden antikapitalist bir direniş hattıdır" başlıklı bir yazıdan alıntıdır.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, beş yaş altı çocukların ölüm sebeplerinin yüzde 11.6’sı anne sütüyle beslenmemek. Anne sütü, her yıl 800 bin çocuğun hayatını kurtarabilir. Örgütün tavsiyesi, eğer mümkünse iki yıl ve hattâ daha uzun süre anne sütüne devam etmek.

Ne acı ki bu çok basit gözüken faaliyet çeşitli şekillerde ve çok etkili yöntemlerle engelleniyor. Çok uluslu şirketler, en başta da Danone ve Nestlé saldırgan yöntemlerle kendilerine hemen her ülkede pazar yaratmaya uğraşıyorlar. Bunun için reklâmlar hazırlıyor; ardı arkası kesilmeyen kampanyalar düzenliyorlar. Ancak uyguladıkları asıl yöntem, doktorları-hastaneleri bağlamak. Şöyle bir örnekle ne kastettiğimi anlatayım: Kendi kızımın doğumunun üstünden daha 24 saat geçmemişken bir doktor ve iki hemşire hastanedeki odamızı basmıştı. Bize, bebeğin sarılık değerlerinin eşiğin üstünde olduğunu, Azade’yi ya yirmi dört saat küveze (yapay ışık altına) koymak durumunda olduklarını yahut mama takviyesi gerektiğini söylemişlerdi. O ânı unutmuyorum. Doktorun cümleleri daha bitmemişken hemşirelerden biri mama paketini açmıştı bile. En çok da yaşadığım çaresizliği ve endişeyi hatırlıyorum. İki zor yoldan birini seçmek durumundaydık ve mama elbette ki daha kolay bir çözümdü. Kelime edememiştik. Azade bir kaşık aldı, sonra reddetti. Biz o noktada yan çizdik. “Bir düşünelim, bir araştıralım,” dedik. Doktor tahammülsüzdü, kızdı: “Cahil misiniz? Bilim bu! Nesini düşüneceksiniz?” Hakareti yuttuk, araştırdık. Başka hastanelerin başka eşik değerleri belirlemiş olduğunu; farklı ülkelerde bambaşka değerler tavsiye edildiğini öğrendik. Korkacak bir durum yoktu aslında; ama biz korkutulduk. Zira, yine sonradan öğrendik ki, ilk yirmi dört saatte mama verildiği takdirde çocukların önemli bir bölümü emmeye devam etmiyor. Şeker içerikli mamalar bebeğe daha tatlı geliyor.

Şirketlerin doktorları-hastaneleri bağlaması

Doktorların-hastanelerin bağlanması derken bunu kastediyorum. Sonradan bu işin peşine düştük. Bu şirketlerin doktorlara ve hemşirelere “eğitimler” verdiğini, otellerde ağırladığını-gezdirdiğini ve hattâ doktorların bir kısmının akademik kariyerlerinin ilaç-mama şirketlerinin finansmanı ile mümkün olduğunu öğrendik. 2013 yılında İngiliz The Independent gazetesinin ilk sayfasında Danone’nin mama markası Milupa’nın Türkiye’deki büyük bir skandalı afişe edildi.

O haberin hazırlanmasında eşim ve ben bilfiil çalıştık. Olay özetle şuydu: Milupa, 6-36 arası bebeklerin her gün 500 ml. süt ihtiyacı olduğunu iddia eder, buna yönelik dev bir kampanya düzenler. (0-6 ay arası bebeklerin ihtiyacının ise 750 ml. olduğunu söylerler, ama belli ki kampanyanın asıl hedefi 6 ay sonrasıdır.) Görünürde kulağa hoş gelen bir sloganları vardır: “Biz, anne sütünü destekliyoruz.” Fakat devamı şöyle: Ama eğer çocuğunuz kâfi miktarda süt almıyorsa, beyin gelişimi durur; şu olur, bu olur. Bu yolla anne-babaları takviye ürünlere yönlendirirler. 500 ml. yalanını da UNICEF’in tavsiyesi olarak lanse ederler.

Yalan diyorum; çünkü UNICEF’in böyle bir beyanı yoktur. Gazeteci Melanie Newman UNICEF’le temasa geçtiğinde bunun külliyen uydurma bir sayı olduğunu, her çocuğun farklı bir ihtiyacı olduğunu, önemli olanın miktar değil muhteviyat olduğunu söylerler. Anne sütünün (az-çok) her durumda daha iyi olduğunu beyan ederler.

Aptamil, bu kampanyayı hazırlarken doktorları ve hemşireleri kullanır. Gelen annelerin sütleri ölçülür, ortalamalar alınır. Türkiye’de kadınların ekseriyeti yarım litreden (500 ml.) az süt vermektedir (330 ml. civarında); ama bu aslında bir sorun değildir. Yine de şirket tarafından sorun olarak pazarlanır. Yarım litre bile ince ince düşünülmüştür o anlamda. Web sitelerinde hiçbir bilimselliği olmayan testlerle kadınların verdikleri süt miktarını ölçerler. Emzirme süreleri ve sıklığı üstünden tahminî rakamlar üretirler. Testi birkaç kez de ben çözdüm. Günde saatlerce emzirdiğinizi işaretlemediğiniz müddetçe sonuç hep aynı çıkıyordu: “Eksik var, buyrun şu ürünümüze…”

Haberin hazırlanma aşamasında Sağlık Bakanlığı’na, doktorlara, Türk Millî Pediatri Derneği’ne, Migros’a vesaire kuruma yazıp görüşlerini sorduk. Bunlar kampanyaya destek olmuşlardı. “Ne diyorsunuz,” dedik. Çoğu ya hiç cevap vermedi ya da yuvarlak cümlelerle (biz kurum olarak anne sütünü hep desteklemişizdir vs.) olayı geçiştirdi. Hattâ bir doktor, kendi iç yazışmalarının kullanılmasının (kampanyayla ilgili çatlak sesler çıkaranlar olmuş, bunlar elimize geçmişti) uygun olmadığını beyan edebilmiş, bizi bu konuda bilgilenmemiz için UNICEF’in harcıâlem bilgilerinin olduğu sayfalara yönlendirmişti.

En çok kanıma dokunan da bütün bunların bir eğitim/aydınlatma misyonuyla yapılıyor olması oldu. O dönem (2013 öncesi) yine Danone’nun sahibi olduğu Carrefour zincirlerinde annelere güya eğitim verilir. Türkiye’nin her yerinde… Kızımı alıp birine katıldım. Bir diyetisyen az beslenmenin yaratabileceği sorunları anlattı uzun uzun, ardından bir başkası şirketin ürünlerini tanıttı. Sunumun sonunda yanlarına gidip dostane bir tavırla verdikleri eğitimle ilgili izlenimlerini sordum. Güneydoğu’daki kadınlardan şikayetçiydiler. Anlamıyorlarmış, cahillermiş. “Onları iki tur eğitmek gerek,” dedi ekipten biri. “Önce cahil olduklarına ikna etmek, ardından beslenme eğitimi vermek lâzım.”

Buradaki katmerli sorunların, bilindik ırkçılığın muhasebesini okuyucuya bırakıyorum. Peki bu haber çıktıktan sonra ne oldu? Şu: Ceza alan olmadı, yasal bir süreç işlemedi. Bunun yerine bazı gazetelerde reklâm kokan haberler çıktı. Independent’da çıkan haberin anlaşılması güç bir özeti verildi, ardına (kimi zaman haberden daha uzun) Danone-Türkiye’nin kamusal hizmetlerini, bu konudaki duyarlılığını anlatan resmî bir açıklama eklendi. Bir süre sonra kampanya geri çekildi; yerine “annelere süt” adıyla yeni bir kampanya başlatıldı. Hayat devam etti.

Tigers

Bütün bunları bağlayacağım yer bir film. Bu sene İstanbul Film Festivali’nde gösterilen Kaplanlar (Tigers) isimli film, Nestlé mamalarının 1990’larda Pakistan’da çocuk/bebek ölümlerine yol açan skandalını anlatıyor. Film bir mama mümessilinin (ismi Ayan) hikâyesi etrafında örülmüş. Doktorların birtakım hediyelerle (yani aslında rüşvetle) nasıl ikna edildiği anlatılıyor. Mümessiller öyle “iyi” çalışıyorlar ki doktorların ailelerinden özel zevklerine kadar her konuda bilgi topluyorlar önce. Ardından yarı arkadaşlık yarı iş şeklinde yürüyen bir ilişki kuruyorlar. Maksat, o hastaneden çıkan tüm annelerin mama kullanmasını sağlamak.

Ancak filmdeki mümessil Ayan, mamanın ölümlere yol açtığını öğrenince işi bırakır, şirkete savaş açar. Bekleneceği üzere tehdit edilir, korkutulur, para teklif edilir. İş en sonunda uzun ve dolambaçlı bir hukukî sürece yuvarlanır. En iyi avukatların en pis yöntemlerle iş yaptığı bir alandır bu. Ayan’ın inanılırlığı sorgulanır, karakter infazı yapılır. Kısmen de başarılı olunur; zira uzun bir süre bu önemli olay, Ayan’ın aslında içten pazarlıklı olup olmadığı üzerinden tartışılır. Ayan, Pakistan’da can güvenliği kalmadığı için yedi sene Pakistan’a dönemez, ailesiyle görüşemez.

Nestlé’nin resmî sitesinde konuyla ilgili bir açıklama var. Özetle “olay çarpıtılmıştır, bu çalışanımız kötü niyetlidir” deniyor. Hayat devam ediyor. Bu da bahsi geçen şirketlerin geçmiş sicili için bakınız.

Bu şirketlerin her şeye rağmen bir ihtiyaca cevap verdiği söylenebilir. Kısmen doğru. Ancak hiçbir ihtiyaç bu korkunç pazarlama tekniklerini haklı çıkarmaz. Üstelik bu ihtiyaçların piyasa dışı yöntemlerle çözülebildiği başka uygulamalar hâlâ varken. Evet, süt anneliği! Piyasa toplumu bizi anti-sosyalleştiriyor. Piyasa dışı sosyal ağlar yok ediliyor. Yerine, yolu piyasadan geçen başka ilişkiler tesis ediliyor. Duygusal bir dönüşüm bu aynı zamanda, her mevziye saldırılıyor. O yüzden günümüzde süt anneliği kimileri için (sebep hijyen olur, güvensizlik olur) uzak bir mazi hâline gelmiş durumda.

Dahası, annelerin korkutularak mamaya yönlendirilmesinden evvel denenebilecek başka yollar var. Sütü ilk anda gelmeyen annelere yönelik emzirme eğitimlerini yaygınlaştırmak mesela. Bu konuda o kadar çok teknik var ki… Çoğu zaman işe de yarıyor üstelik. Bu işler, pazarlamaya harcanan akıl almaz paraların çok daha azıyla yapılabilir. Eğer hiçbiri olmuyorsa belirli sınırlar dahilinde mama kullanılabilir, neden olmasın? İşin aslı, bu gıdaların pazarlanmasıyla ilgili hâlihazırda uluslararası yasalar var.

Daha fazlası da mümkün. Bu mamûlün sosyalleştirilmesi, yani şirketlerin elinden alınması, reklâmın yasaklanması, standart paketlerde satılması gibi uygulamalar hayata geçirilebilir.

Toparlıyorum. Bu ufak vaka bile piyasa dışı sosyal ağların nasıl hayal edilebileceği üzerine ilham verici bir örnek sunuyor. Daha büyük değişimlerle ilişkilenebilecek birtakım direniş mevzileri ortaya çıkarıyor. Süt meselesi, neden böyle bir toplumda yaşamanın bu kadar boğucu olduğunu gösteriyor.

25 Mart 2015 Çarşamba

Ticari Reklam Ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği

Ticari Reklam Ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği (10 Ocak 2015) yayınlandı.

BİRİNCİ KISIM 
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; reklam veren, reklam ajansları, mecra kuruluşları ve reklamcılık ile ilgili tüm kişi, kurum ve kuruluşlar ile ticari uygulamada bulunanların uyması gereken ilkeleri ve bu ilkeler çerçevesinde yapılacak inceleme esaslarını belirlemek ve haksız ticari uygulamalara karşı tüketicileri korumaktır.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, tüketiciye yönelik her türlü ticari reklam ile haksız ticari uygulamayı kapsar.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 61 inci, 62 nci, 63 üncü ve 84 üncü maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 4 – (1) Bu Yönetmeliğin uygulanmasında;

a) Alt yazı: Görsel mecralarda yayınlanan reklamlarda, çoğunlukla ekranın alt bölümüne yerleştirilen ve hareketli olarak verilen yazılı bilgileri,

b) Dipnot: Yazılı mecralar ile açık hava ilanı, afiş ve benzeri mecralarda yayınlanan reklamlarda yer alan hususları açıklamak amacıyla çoğunlukla metnin alt bölümüne yerleştirilen yazılı bilgileri,

c) Durağan yazı: Görsel mecralarda yayınlanan reklamlarda sabit olarak yer verilen yazılı bilgileri,

ç) Haksız tesir: Tüketici üzerindeki nüfuzun, tüketicinin bilinçli karar verme yeteneğini önemli ölçüde kısıtlayacak şekilde baskı uygulamak suretiyle kötüye kullanılmasını,

d) Haksız ticari uygulama: Mesleki özenin gereklerine uymayan ve ulaştığı ortalama tüketicinin ya da yöneldiği grubun ortalama üyesinin, bir mal veya hizmete ilişkin ekonomik davranış biçimini önemli ölçüde bozan veya bozma ihtimali olan her türlü ticari uygulamayı,

e) Hizmet: Bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan ya da yapılması taahhüt edilen mal sağlama dışındaki her türlü tüketici işleminin konusunu,

f) Kalıcı veri saklayıcısı: Tüketicinin gönderdiği veya kendisine gönderilen bilgiyi, bu bilginin amacına uygun olarak makul bir süre incelemesine elverecek şekilde kaydedilmesini ve değiştirilmeden kopyalanmasını sağlayan ve bu bilgiye aynen ulaşılmasına imkân veren kısa mesaj, elektronik posta, internet, disk, CD, DVD, hafıza kartı ve benzeri her türlü araç veya ortamı,

g) Kanun: 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu,

ğ) Karşılaştırmalı reklam: Bir mal veya hizmetin tanıtımı esnasında, rakip mal veya hizmetlere ilişkin unsurların doğrudan veya dolaylı olarak kullanıldığı reklamları,

h) Mal: Alışverişe konu olan; taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları,

ı) Mecra: Reklam ve tanıtım mesajını ileten ve o mesajı alma durumunda olan kişi, grup ya da topluluğun buluştuğu yeri ve ortamı; televizyon, her türlü yazılı basın, internet, telefon, radyo, sinema gibi iletişim kanalları ile açık hava, basılı materyal gibi iletişim araçlarını,

i) Mecra kuruluşu: Reklamın yayınlandığı ve hedef kitleye ulaştırıldığı her türlü mecranın sahibi olan veya bunları işleten ya da kiraya veren gerçek veya tüzel kişiyi,

j) Ortalama tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden, tüketici işlemi ya da tüketiciye yönelik uygulamaların her aşamasında makul düzeyde bilgiye sahip olan gerçek veya tüzel kişiyi,

k) Örtülü reklam: Reklam olduğu açıkça belirtilmeksizin yazı, haber, yayın ve programlarda, mal veya hizmetlere ilişkin isim, marka, logo ya da diğer ayırt edici şekil veya ifadelerle ticaret unvanı ya da işletme adlarının reklam yapmak amacıyla yer almasını ve tanıtıcı mahiyette sunulmasını,

l) Reklam ajansı: Reklamı, reklam verenin talebi doğrultusunda hazırlayan veya reklam veren adına yayınlanmasına aracılık eden gerçek ya da tüzel kişiyi,

m) Reklam veren: Ürettiği ya da pazarladığı malın veya hizmetin tanıtımını yaptırmak, satışını artırmak veya marka algısını güçlendirmek amacıyla hazırlattığı ve içinde firmasının ya da markasının yer aldığı reklamları yayınlatan, dağıtan ya da başka yollarla sergileyen gerçek veya tüzel kişiyi,

n) Ticari reklam: Ticaret, iş, zanaat veya bir meslekle bağlantılı olarak, bir mal veya hizmetin satışını ya da kiralanmasını sağlamak, hedef kitleyi oluşturanları bilgilendirmek veya ikna etmek amacıyla reklam verenler tarafından herhangi bir mecrada yazılı, görsel, işitsel ve benzeri yollarla gerçekleştirilen pazarlama iletişimi niteliğindeki duyuruları,

o) Ticari uygulamada bulunan: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla mal veya hizmet sunan veya bu kişiler adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,

ö) Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,

p) Tüketiciye yönelik ticari uygulama: Bir mal veya hizmetin tüketicilere tanıtımı, satışı veya tedariki ile doğrudan bağlantılı olarak ticari uygulamada bulunan tarafından gerçekleştirilen eylem, ihmal, davranış biçimi, beyan, reklam ve pazarlama da dahil olmak üzere her türlü ticari uygulamayı,

ifade eder.


İKİNCİ KISIM 
Ticari Reklamlar

        BİRİNCİ BÖLÜM
        Genel Esaslar

Temel ilkeler

MADDE 5 – (1) Reklamlar;

a) Genel ahlak kurallarına aykırı ifade ya da görüntüler içeremez.

b) Kamu sağlığını bozucu nitelikte olamaz.

c) Kamu düzenini bozan, şiddet hareketleri ile yasadışı veya kınanacak davranışlara yol açan, göz yuman, bu davranışları özendiren veya destekleyen unsurlar içeremez.

ç) Hasta, çocuk, yaşlı ve engellileri istismar edici ifade ya da görüntüler içeremez.

d) Dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri özelliklere yönelik kötüleme, istismar, önyargı veya ayrımcılık içeremez.

e) İnsan onuru ve kişilik haklarını zedeleyici biçimde yapılamaz.

f) Önceden izin alınmadan, hiç kimsenin özel ya da sosyal yaşamına dair ifade veya görüntüler içeremez; reklamlarda o kişiye atıfta bulunulamaz; kişinin özel mülkü, ilgili ürüne ya da organizasyona verilmiş kişisel onay etkisi oluşturacak şekilde görüntülenemez veya belirtilemez.

g) Tüketicilerin korkularını ve batıl inançlarını istismar edemez.

ğ) Hastaların tedavi öncesi ve sonrasına ait ifade ya da görüntüler içeremez.

h) Toplumu endişeye sevk edici veya yanıltıcı biçimde; hastalık, yaralanma ve benzeri bir durumla ilgili ifade ya da görüntüler içeremez.

ı) Güvenlik kurallarının gözetilmediği ve güvenlik açısından tehlike oluşturabilecek uygulama ve durumlarla ilgili hiçbir sunum ya da tanımlama içeremez.

Reklamların ayırt edilmesi

MADDE 6 – (1) Biçimi ve yayınlandığı mecra ne olursa olsun bir reklamın, reklam olduğu açıkça anlaşılmalıdır.

(2) Çok kısa sürelerle imaj veren elektronik aygıt ya da başka bir araç kullanılarak veya yapılarını izleyenlerin fark edemeyecekleri ya da bilemeyecekleri bir biçime sokarak bilinçaltıyla algılanmasını sağlayan reklamlar yapılamaz.

(3) Reklamlar, editoryal içerikten görsel ve işitsel olarak açık bir şekilde ayırt edilebilir olmalıdır.

(4) Herhangi bir mecrada yayınlanan yazı, yayın ve program ile özdeşleşmiş bir başlık, logo, set veya müziğin bir reklamda kullanılması halinde, söz konusu mesajın reklam olduğu tüketiciler tarafından kolaylıkla fark edilebilir olmalıdır.

(5) Haber bültenleriyle veya kamu hizmeti duyurularıyla özdeşleşmiş bir görüntü veya ses efektinin reklamda kullanılması halinde, söz konusu mesajın reklam olduğu tüketiciler tarafından kolaylıkla fark edilebilir olmalıdır.

Doğruluk ve dürüstlük

MADDE 7 – (1) Reklamlar doğru ve dürüst olmalıdır.

(2) Reklamlar, ekonomik ve sosyal sorumluluk bilinci içinde ve haksız rekabete yol açmayacak şekilde hazırlanmalıdır.

(3) Reklamlar, ortalama tüketicinin algılama düzeyi ile reklamın tüketici üzerindeki olası etkisi göz önünde bulundurularak hazırlanmalıdır.

(4) Reklamlar, tüketicinin güvenini kötüye kullanamaz ya da onun tecrübe ve bilgi eksikliklerini istismar edemez.

(5) Reklamlar, aşağıda sayılan haller başta olmak üzere, hiçbir konuda tüketiciyi doğrudan veya dolaylı olarak yanıltabilecek ifade ya da görüntüler içeremez:

a) Malın; yapısı, bileşimi, tedariki, faydası, riski, aksesuarları, üretim yöntemi ve tarihi, amaca uygunluğu, kullanım şekli, kullanım ömrü ve alanları, teknik özellikleri, verim ve performansı, miktarı, menşei, çevreye etkisi gibi özellikleri,

b) Hizmetin nitelikleri,

c) Mal veya hizmet sunan kişi ya da kuruluşun ticaret unvanı, işletme adı, statüsü ve yetki alanları,

ç) Mal veya hizmetin değeri ve ödenecek gerçek toplam fiyatı,

d) Kiralama yoluyla satış, kiralama, taksitle satış ve kredili satış gibi diğer ödeme şartları,

e) Teslim, değiştirme, geri alma, garanti, satış sonrası hizmetleri, yedek parça veya bakım ve onarım şartları,

f) Fikri ve sınai mülkiyet hakları,

g) Resmi tanınma ya da onay, madalyalar, ödüller, diplomalar ve benzeri belgeler,

ğ) Sosyal amaçlı yardımlar,

h) Tüketicilerin yasal hakları veya karşılaşabileceği riskler.

(6) İlgili mevzuatı gereği bir mal veya hizmete ilişkin olarak düzenlenmesi zorunlu ruhsat, izin, onay, kayıt gibi belgeler ile uyulması gereken diğer yasal süreçler, o mal veya hizmetin diğerlerinden farklı ya da daha üstün olduğu algısı oluşturacak biçimde reklamlarda kullanılamaz.

(7) Reklamlarda tüketicinin sahip olduğu yasal haklar, tüketicilere fazladan sunulan bir hak gibi gösterilemez.

(8) Reklamlarda yer alan;

a) Araştırma sonuçları veya bilimsel yayınlardan yapılan alıntılar çarpıtılamaz.

b) İstatistikler gerçekte olduklarından farklı sonuçlar doğuracak biçimde sunulamaz.

c) Bilimsel terimler yanıltıcı biçimde kullanılamaz.

ç) İddialar, gerçekte sahip olmadıkları bir bilimsel temele sahipmiş gibi gösteren bilimsel terminoloji ve ifadeler içeremez.

Karşılaştırmalı reklamlar

MADDE 8 – (1) Karşılaştırmalı reklamlar, ancak;

a) Aldatıcı ve yanıltıcı olmaması,

b) Haksız rekabete yol açmaması,

c) Karşılaştırılan mal veya hizmetlerin aynı nitelikte olması ve aynı istek ya da ihtiyaca cevap vermesi,

ç) Tüketiciye fayda sağlayacak bir hususun karşılaştırılması,

d) Karşılaştırılan mal veya hizmetlerin, fiyatı da dahil, bir ya da daha fazla maddi, esaslı, doğrulanabilir ve tipik özelliğinin objektif olarak karşılaştırılması,

e) Nesnel, ölçülebilir, sayısal verilere dayanan iddiaların; bilimsel test, rapor veya belgelerle ispatlanması,

f) Rakiplerin fikri ve sınai mülkiyet haklarını, ticaret unvanını, işletme adını, diğer ayırt edici işaretlerini, mallarını, hizmetlerini, faaliyetlerini veya diğer özelliklerini kötülememesi veya itibarsızlaştırmaması,

g) Menşei belirtilmiş mal veya hizmete ilişkin karşılaştırmada, mal veya hizmetlerin aynı coğrafi yerden olması,

ğ) Reklam veren ile rakibinin markası, ticaret unvanı, işletme adı veya diğer bir ayırt edici işareti ya da mal veya hizmetleri ile ilgili karışıklığa yol açmaması,

koşullarıyla yapılabilir.

(2) Karşılaştırmalı reklamlarda, rakiplere ait isim, marka, logo veya diğer ayırt edici şekil veya ifadeler ile ticaret unvanı veya işletme adlarına, bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen hükümlere uygun olması koşuluyla yer verilebilir.

(3) Takviye edici gıdaların karşılaştırmalı reklamı yapılamaz.

İspat külfeti

MADDE 9 – (1) Reklamlarda yer alan doğrulanabilir olgularla ilgili tanımlamalar, iddialar ya da örnekli anlatımlar; üniversitelerin ilgili bölümlerinden veya akredite olmuş ilgili test ve değerlendirme kuruluşlarından veya bağımsız araştırma kuruluşlarından alınmış raporlar ile kanıtlanmak zorundadır.

(2) Reklam verenlerin kendilerine ait laboratuvar veya merkezlerinde yaptırılan araştırma ya da çalışmaların ispat niteliğinde sayılabilmesi için, bu çalışmaların bilimsel geçerliliğinin üniversitelerin ilgili bölümlerince veya akredite olmuş ilgili test ve değerlendirme kuruluşlarınca teyit edilmesi gerekir.

(3) Birinci ve ikinci fıkra kapsamında sunulan raporların, reklamda yer alan iddiaları reklamın yayınlandığı dönemde kanıtlar nitelikte olması esastır.

(4) Reklam verenler, bu Yönetmelikte belirlenen ilkelerin uygulanmasını denetlemekle yetkili ve görevli olanlara reklamlarda yer alan iddiaları kanıtlar nitelikteki belgeleri sunmakla yükümlüdür.

Kötüleme

MADDE 10 – (1) Reklamlar; hiçbir kişi, kurum veya kuruluşu, ticari ya da mesleki faaliyeti, malı ya da hizmeti, reklamı veya markayı aşağılayamaz, açıkça alay konusu edemez ve benzeri bir biçimde kötüleyemez.

İtibardan haksız yararlanma

MADDE 11 – (1) Reklamlarda;

a) Bir kişi, kurum veya kuruluşun adı veya amblem, logo ve diğer ayırt edici kurumsal kimlik unsurları, tüketicinin yanıltılmasına yol açacak şekilde kullanılamaz.

b) Bir kişi adından ya da bir firma, kurum veya kuruluşa ait ticaret unvanından fikri ve sınai mülkiyet hakkından veya bir reklam kampanyası ile sağlanmış bulunan itibardan haksız olarak yararlanılamaz.

Taklit

MADDE 12 – (1) Reklamlar, başka bir reklamın; metni, sloganı, görsel sunumu, müziği, ses efektleri ve benzeri unsurlarını tüketiciyi yanıltacak ya da karışıklığa yol açacak biçimde taklit edemez.

(2) Reklamlarda bir mal veya hizmet, koruma altındaki bir marka veya ticaret unvanına sahip başka bir mal veya hizmetin taklidi veya kopyası olarak sunulamaz.

Fiyat bilgisi içeren reklamlar

MADDE 13 – (1) Reklamlarda bir mal veya hizmete ilişkin fiyata veya fiyatın hesaplanma yöntemine yer verilmesi halinde, verilen fiyat bilgileri, reklamı yapılan mal veya hizmet ile ilgili olmalıdır. Fiyat hakkında eksik bilgi vermek veya anlam karışıklığına yol açmak suretiyle tüketiciler yanıltılamaz.

(2) Reklamlarda tüketicilerin bilgisine sunulan fiyat, mal veya hizmetin tüm vergiler dâhil toplam satış fiyatı olmalıdır.

(3) Tüketicinin yaş, cinsiyet, sağlık durumu gibi özellikleri veya ilgili mevzuatı nedeniyle bir vergi, resim, harç veya ücretin hesaplanamaması durumunda bu unsurların fiyata dahil olmadığı reklamlarda açıkça belirtilir ve toplam fiyatın hesaplanma yöntemine yer verilir.

(4) Yurt dışında ifa edilmesi öngörülen paket tur ve eğitim hizmetleri ile yurt dışına yönelik ulaşım ve konaklama hizmetlerinin reklamları hariç olmak üzere, reklamlarda satış fiyatları; “Türk Lirası”, “TL” veya “¨” şeklinde belirtilir.

(5) Mal veya hizmetin tesliminden doğan ve tüketici tarafından ödenecek giderlerin bulunması halinde bu giderlerin tutarı; tutarın belirli olmaması halinde ise hesaplanma yöntemi hakkında tüketiciler bilgilendirilir.

(6) Mal veya hizmetin fiyatının başka bir mal veya hizmete bağlı olması halinde, tüketicilerin reklamda yer verilen fiyattan yararlanması için yerine getirilmesi gereken şartlar açıkça belirtilir.

(7) Taksit tutarlarının verildiği reklamlarda, reklamı yapılan mal veya hizmetin toplam fiyatı ve taksit sayısı, taksit tutarı ile birlikte ve okunabilir büyüklükte gösterilir veya sesli olarak belirtilir.

(8) Reklamlarda bir mal veya hizmetin, belirli yükümlülükleri yerine getirmek koşuluyla tüketicilere bedelsiz verileceği taahhüt ediliyor ise, buna ilişkin olarak tüketicilerin yerine getirmek zorunda olduğu yükümlülükler reklamın ana mesajında açıkça belirtilir.

(9) Fiyatın geçerliliği ile ilgili bir süre veya stok sınırı var ise, bu süre ve stok miktarı reklamlarda açıkça belirtilir.

İndirimli satış reklamları

MADDE 14 – (1) Bir mal veya hizmete ilişkin indirim yapıldığını gösteren yazılı, sesli veya görsel herhangi bir ibarenin yer aldığı reklamlarda; indirimli satışın başlangıç ve bitiş tarihleri ile indirimli olarak satışa sunulan mal veya hizmetin miktarı sınırlı ise bu miktarın açık ve anlaşılır bir biçimde belirtilmesi zorunludur.

(2) İndirimli satış reklamlarında, hangi mal veya hizmetlerin indirimli satışa konu edileceği veya ne kadar indirim uygulanacağı hususlarında anlam karışıklığına yol açarak tüketicileri yanıltabilecek veya gerçekte olduğundan daha fazla indirim uygulanıyormuş izlenimi oluşturacak ifade veya görüntülere yer verilemez.

(3) Yapılan indirimin miktarı veya oranı hesaplanırken, indirimli fiyattan bir önceki fiyat esas alınır.

(4) İndirimli satışa konu edilen mal veya hizmetlerin indirimden önceki fiyattan daha düşük fiyatla satışa sunulduğunun ispatı reklam verene aittir.

Çekiliş, yarışma ve promosyon içerikli reklamlar

MADDE 15 – (1) Mal veya hizmetlere yönelik çekiliş, yarışma ve promosyon gibi pazarlama tekniklerini kullanmak suretiyle yapılan reklamlarda aşağıdaki hususlara uyulması zorunludur:

a) Reklamı yapılan mal veya hizmetlerle birlikte karşılıksız olarak verilen mal veya hizmetlerin ya da ikramiyelerin taahhüt edilenden farklı olmaması ve tüketicilerde oluşturulan makul beklenti düzeyini karşılaması gerekir.

b) Reklamı yapılan mal veya hizmetlerin satın alınması halinde, tüketiciye ayrıca promosyon olarak hediye mal veya hizmetlerin veya ikramiyelerin de verileceği belirtiliyorsa, hediye veya ikramiye olarak verilecek mal veya hizmetlerin miktarı, gerçek piyasa değeri ile bunların verilmesine ilişkin geçerlilik süresi açıklanır.

c) Reklamı yapılan mal veya hizmetlerin satın alınması veya belli sayıda kupon, etiket, kapak ve benzeri unsurların biriktirilmesi suretiyle piyango, ikramiye çekilişi ya da bir yarışmaya katılma hakkı veren pazarlama tekniklerinin duyurulması halinde; promosyon süresinin başlangıç ve bitiş tarihi, ikramiye çekiliş sonuçlarının duyuruluş şekli, malın teslimi ile hizmetin yerine getirilme tarihi ve koşulları açıklanır.

(2) Gerçek piyasa değeri para ile ifade edilemeyen ve promosyon olarak verilen hediye mal veya hizmetler hakkında birinci fıkranın (b) bendi uygulanmaz.

Tanıklı reklamlar

MADDE 16 – (1) Reklamlarda, tanıklığına başvurulan kişi, kurum veya kuruluşun tecrübesine, bilgisine veya araştırma sonuçlarına dayanmayan ve gerçek olmayan hiçbir tanıklık ya da onay ifadesine yer verilemez veya atıfta bulunulamaz.

(2) Reklamlarda, geçerliliğini yitiren veya başka nedenlerle uygulanamaz duruma gelen tanıklık ya da onay ifadeleri kullanılamaz.

(3) Reklamlarda; doktor, diş hekimi, veteriner hekim ve eczacılar ile sağlık kuruluşlarının bir mal veya hizmete yönelik sağlık beyanında bulunduğuna ilişkin ya da bu izlenimi uyandıran herhangi bir görüntü, beyan veya atfa yer verilemez.

Çevreye ilişkin beyanlar içeren reklamlar

MADDE 17 – (1) Reklamlar, tüketicilerin çevre konusundaki duyarlılığını ya da bu alandaki olası bilgi eksikliğini istismar edecek biçimde yapılamaz.

(2) Reklamlarda; çevresel işaret, sembol ve onaylar tüketicileri aldatıcı şekilde kullanılamaz.

(3) Reklamlarda, çevresel etki konusunda sadece akademik kuruluşlarca kabul görmüş bilimsel çalışmalara dayalı bilimsel bulgular ve teknik gösterimler kullanılabilir.

(4) İlgili mevzuatı gereği enerji etiketlemesi zorunlu olan mallara ilişkin reklamlarda, enerji verimliliğine veya fiyata dair bilgilerin yer alması durumunda, ilgili malın enerji verimliliği sınıfının belirtilmesi zorunludur.


        İKİNCİ BÖLÜM
        Reklamlardaki Görseller ile Yazılı ve Sesli İfadeler

Görseller ile yazılı ve sesli ifadelerin sunuluşu

MADDE 18 – (1) Reklamlarda, tüketicinin satın alma kararını etkileyecek nitelikteki bilgilerin ortalama tüketicinin algılayabileceği sürede ve biçimde iletilmesi zorunludur.

(2) Reklamlarda yer alan ana vaadin esaslı unsurları açık ve anlaşılır bir biçimde reklamın ana mesajında belirtilir.

(3) Radyo reklamları, cep telefonlarına gönderilen kısa mesajlar, bant reklam gibi niteliği gereği alt yazı veya dipnota yer verilmesi mümkün olmayan reklamlarda, ana vaadin eksiksiz bir şekilde verilmesi koşuluyla, tüketicilerin ayrıntılı bilgi alabileceği müşteri hizmetleri numaralarına veya internet sitesine yönlendirme yapılması yeterlidir.

(4) Reklamlarda yer alan alt yazı, durağan yazı ve dipnotlar; okunabilir ve algılanabilir hız ve büyüklükte olmalıdır.

(5) Yazılı mecralarda dipnot, görsel mecralarda alt yazı ve durağan yazı olarak kullanılan metinler; ana vaadi açmak, netleştirmek veya ana vaadin gerçekleşmesi için gerekli koşulları veya istisnaları iletmek için kullanılabilir. Ancak, yazılı ve görsel mecralarda yayınlanan reklamlarda; alt yazı, durağan yazı ve dipnotların asgari düzeyde tutulması esastır.

(6) Reklamlardaki alt yazı, durağan yazı veya dipnotta yer alan koşulların veya istisnaların, ana vaadin sağladığı avantajları tamamıyla ya da büyük ölçüde ortadan kaldıracak nitelikte olmaması ve ana vaatle uyumsuzluk içermemesi zorunludur.

(7) Reklamlardaki sesli ifadeler, görseller, dipnot, alt yazı veya durağan yazılarda yer verilen bilgiler birbiriyle çelişmemelidir.

Alt yazı, durağan yazı ve dipnotlardaki yazının boyutu

MADDE 19 – (1) Görsel mecralarda yayınlanan reklamlarda yer alan alt yazı ve durağan yazıların metin boyutu;

a) 4:3 görüntü düzeniyle yapılan yayında; standart çözünürlüklü televizyon (SDTV) formatı için en az 14 satır,

b) 16:9 görüntü düzeniyle yapılan yayında; standart çözünürlüklü televizyon (SDTV) formatı için en az 16 satır,

c) Yüksek çözünürlüklü televizyon (HDTV) formatı için en az 30 satır,

ç) 4K çözünürlüklü televizyon (4K Ultra HDTV) formatı için en az 60 satır,

yüksekliğinde olmalıdır.

(2) Yazılı basında, broşür ve benzeri yazılı mecralarda yayınlanan reklamlardaki dipnotlarda kullanılan yazının boyutu, en az Arial 8 punto büyüklüğüne eşdeğer büyüklükte olmalıdır.

(3) Alt yazı ve dipnotlarda, yazım kılavuzuna uygun olarak özel isimlerin baş harfleri ve kısaltmalar dışında küçük harf düzeni kullanılmalıdır.

(4) Alt yazı, durağan yazı ve dipnotlarda yer alan metin boyutlarına ilişkin ölçümler; (v) veya (ı) gibi düz uçlu küçük harfler esas alınarak yapılır. Ölçümlerde (d), (p) ve (g) gibi yükselen ve alçalan kenarları bulunan harfler dikkate alınmaz.

(5) Yukarıda sayılanların dışında kalan mecralarda yayınlanan reklamlarda yer alan alt yazı, durağan yazı ve dipnotlar okunabilir büyüklükte olmalıdır.

Alt yazıların ekranda kalma süresi

MADDE 20 – (1) Görsel mecralarda yayınlanan reklamlarda kullanılan alt yazı; kelime başına 0,25 saniye (saniye başına 4 kelime) hesabıyla ekranda tutulmalıdır. Alt yazıda 9 ve daha az kelime olması durumunda, tanıma ve algılama süresi olarak toplam süreye 3 saniye eklenmesi; 10 ila 20 arası kelime olması durumunda toplam süreye 4 saniye eklenmesi, 21 ila 50 arası kelime olması durumunda toplam süreye 6 saniye eklenmesi ve 51 ila 100 arası kelime olması durumunda toplam süreye 8 saniye eklenmesi, daha fazla kelime olması durumunda ise toplam süreye 10 saniye eklenir.

(2) Kelime sayısının tespitinde; internet sitesi adresleri, telefon numaraları ve uzun sayılar bir kelime sayılır. Uzun sayılar ikili, üçlü ve dörtlü gruplar halinde kullanılır.

Dipnot, alt yazı ve durağan yazı metinleri ile ilgili diğer hükümler

MADDE 21 – (1) Reklamlarda yer alan dipnot, alt yazı ve durağan yazılarda aşağıda belirtilen hususlara uyulması zorunludur:

a) Yazı ile arka planı arasındaki kontrast ve nispi parlaklık, metnin kolaylıkla okunmasına olanak tanımalıdır.

b) Metnin arka planının dikkati dağıtabileceği hareketli görüntülerde veya bir görüntüden diğerine geçildiğinde; metin, opak tek renkli bir blok alan üstüne yerleştirilmelidir.

c) Abartılı, karmaşık, italik yazı karakterleri ile yazıların okunmasını zorlaştıracak efekt, gölgelendirme ve benzeri teknikler kullanılmamalıdır.

ç) Kelimeler arasındaki boşluk, harfler arasındaki boşluktan; satırlar arasındaki boşluk, kelimeler arasındaki boşluktan fazla olmalıdır.

d) Alt yazı ve durağan yazı metni, ekranın güvenli resim alanından daha küçük ve güvenli yazı alanına konumlandırılmalıdır.

e) Dipnot, alt yazı ve durağan yazı metinleri reklamlarda konumlandırılırken, yazılar herhangi bir görseli, görseller de yazıları anlaşılmaz hale getirmemelidir.


        ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
        Örtülü Reklam

Örtülü reklam yasağı

MADDE 22 – (1) Her türlü iletişim aracında sesli, yazılı ve görsel olarak örtülü reklam yapılması yasaktır.

(2) Reklamlar, mecra kuruluşlarının editoryal bağımsızlığını etkileyecek şekilde kullanılamaz.

Örtülü reklamların değerlendirilmesi

MADDE 23 – (1) Mal veya hizmetlere ilişkin isim, marka, logo veya diğer ayırt edici şekil veya ifadelerle ticaret unvanı veya işletme adları ile bunları temsil eden kurum ve kişiye ilişkin bilgi ve görüntülerin yer aldığı yazı, haber, yayın ve programların örtülü reklam açısından değerlendirilmesinde;

a) İsim, marka, logo veya diğer ayırt edici şekil veya ifadelerle ticaret unvanı veya işletme adları ile bunları temsil eden kurum ve kişiye ilişkin bilgi ve görüntülerin, içinde yer aldıkları yazı, haber, yayın veya programların formatı ile konu, içerik, sunum, konumlandırma ve süre açısından uyumlu, abartısız ve orantılı olması,

b) Haber verme, yayma ve bilgi alma hakkı çerçevesinde yayınlanan yazı, haber, yayın veya programların; tüketicilerin aydınlanma ve bilgilenme ihtiyacını karşılaması,

c) Tüketici tercihlerini bilinçli olarak yönlendirebilecek şekilde mal veya hizmetlere yönelik özel tanıtıcı atıflar yapılarak mal veya hizmetlerin kiralanmasının veya satın alınmasının teşvik edilmemesi,

koşulları dikkate alınır.

(2) Turizm, folklor, kent belgeselleri ile bazı mal veya hizmetlerin denenerek tüketicilerin bilgilendirilmesine yönelik yazı, haber, yayın ve programlarda; isim, marka, logo veya diğer ayırt edici şekil veya ifadelerle ticaret unvanı veya işletme adları ile bunları temsil eden kurum ve kişiye ilişkin bilgi ve görüntülerin yer alması halinde, tabela veya afiş gibi unsurlar abartılı biçimde öne çıkarılamaz ve ayrıntılı iletişim bilgilerine yer verilemez.

(3) Kentsel alanlarda ve sokak görüntülerinde, her türlü röportaj uygulamasında ve haber değeri taşıyan sportif, kültürel ve sanatsal etkinliklerin yapıldığı mekanlarda yer alan isim, marka, logo veya diğer ayırt edici şekil veya ifadeler ile ticaret unvanı veya işletme adlarına ait tabela veya afiş gibi unsurlar abartılı biçimde gösterilemez.


        DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
        Reklamlarda Çocuklara İlişkin Düzenlemeler

Çocuklara yönelik reklamlar

MADDE 24 – (1) Çocuklara yönelik olan veya çocukları etkileme olasılığı bulunan reklamlar ile çocukların oynadığı reklamlar:

a) Çocukların; fiziksel, zihinsel, ahlaki, psikolojik ve toplumsal gelişim özelliklerini olumsuz yönde etkileyebilecek hiçbir ifade ya da görüntü içeremez.

b) Hedef kitlesindeki çocukların yaş grubunun özellikleri dikkate alınarak, çocuklarda gerçek dışı beklentilere neden olan veya kurgu ile gerçeklik arasındaki farkı ayırt etmeyi zorlaştıran unsurlar içeremez.

c) Belirli bir ürüne sahip olmanın ya da o ürünü kullanmanın çocuğa, yaşıtı olan diğer çocuklara göre fiziksel, sosyal veya psikolojik bir üstünlük sağlayacağına veya o ürüne sahip olmamanın aksi yönde bir etki oluşturacağına yönelik mesajlar içeremez.

ç) Çocukları tehlikeli durumlara sokabilecek veya tanımadıkları kişilerle ilişki kurmaya ya da bilmedikleri veya tehlikeli yerlere girmeye teşvik edebilecek hiçbir ifade ya da görüntü içeremez.

d) Çocukların taklit edebilecekleri şiddet unsurları içeremez.

e) Çocukları, kendileri veya çevreleri için tehlike oluşturabilecek araç, gereç ve nesneleri kullanırken veya oynarken gösteremez.

f) Kültürel, ahlaki ve olumlu sosyal davranışları bozmaya, değiştirmeye veya kötülemeye yönelik unsurlar içeremez.

g) Çocukların ebeveynlerine, öğretmenlerine veya diğer kişilere duyduğu özel güvenin kötüye kullanılmasına yönelik ifade veya görüntüler içeremez.

ğ) Ebeveyn veya öğretmenlerin otoritesini ve sorumluluğunu zayıflatacak veya ortadan kaldıracak unsurlar içeremez.

h) Ebeveynlerin çocuklarına yönelik sevgi, şefkat, bağlılık gibi hassasiyetlerini istismar edemez.

ı) Çocukları, bir mal veya hizmeti edinmek için, ebeveynlerini veya başkalarını ikna etmeye doğrudan teşvik edemez.

i) Mal veya hizmetlerin edinilmesi için, çocukların sözleşme yapmalarını ima edecek ifadeler içeremez.

j) Mal veya hizmetin her aile bütçesine uygun olduğunu ifade edemez.

k) Mal veya hizmetin fiyatının düşük olduğu algısı oluşturacak şekilde, fiyat bilgisinin yanında yalnızca veya sadece gibi ifadeler içeremez.

l) Mal veya hizmeti kullanmanın veya bunlardan yararlanmanın gerektirdiği beceriyi, olması gerekenden az gösteremez.

m) Reklamı yapılan mal veya hizmetin kullanımı için ya da reklamda gösterilen sonucun alınabilmesi için ilave mal veya hizmet gerekmesi halinde, bu hususları açıkça içermek zorundadır.

n) Önlem alınmadığı takdirde çocukların veya çevresindekilerin sağlığına zarar verebilecek mal veya hizmetler için gerekli önlemlerin alınmasını sağlayan hatırlatıcı simge veya uyarıları içermek zorundadır.

(2) Mesafeli sözleşmelere ilişkin reklamlar, doğrudan çocukları hedef alan satın alma daveti içeremez.


        BEŞİNCİ BÖLÜM
        Reklamlara İlişkin Diğer Hükümler

Finansal hizmetlere ilişkin reklamlar

MADDE 25 – (1) Faiz ve kar payı oranlarının yer aldığı reklamlarda, bu oranlar doğru olarak belirtilir ve vade sonunda elde edilecek toplam tutarı etkileyecek koşullara yer verilir.

(2) Kredi hizmetlerine ilişkin reklamlarda faiz ve kar payı oranlarına yer verilmesi durumunda; kredinin tüketiciye toplam maliyetinin aylık ve yıllık yüzde değeri açık ve anlaşılır bir biçimde reklamın ana vaadinde belirtilir.

(3) Kredi hizmetlerine ilişkin reklamlarda, kredinin türü ve vadesi, istenilen teminatlar ya da aranan diğer özellikler veya geri ödeme koşulları hususlarında tüketiciler yanıltılamaz.

Reklama ilişkin özel düzenlemesi bulunan mal veya hizmetler

MADDE 26 – (1) İlaçlar, beşeri tıbbi ürünler, tıbbi cihazlar, sağlık hizmetleri, gıdalar, takviye edici gıdalar, kozmetik ve temizlik ürünleri, tütün mamulleri ve alkollü içkiler gibi reklama ilişkin özel düzenlemesi bulunan mal veya hizmetlerin reklamları, ilgili mevzuatında yer alan reklam ve tanıtımla ilgili diğer hükümlere de uygun olmalıdır.

Diğer hususlar

MADDE 27 – (1) Doğrudan satış ve tele-alışveriş reklamlarında; reklam verenin isim, unvan, adres, telefon ve diğer iletişim bilgileri, mal veya hizmetin tüm vergiler dahil toplam fiyatı ve nakliye masrafı ile cayma hakkının olduğu durumlarda bu hakkın kullanılma şartı ve süresine ilişkin bilgilerin yer alması zorunludur. Bu tür reklamlarda; ilk kez, son, sadece, tek bir sefer, sınırlı satış, hepsi satılmak üzere, satıldı satılacak gibi ifadelerle tüketiciler mal veya hizmeti satın almaya teşvik edilemez.

(2) Devre mülk sözleşmeleri hariç olmak üzere; devre tatil veya uzun süreli tatil hizmeti, yatırım aracı olarak tanıtılamaz.

(3) Falcı, medyum, astrolog ve benzerleri tarafından verilen hizmetlerin hiçbir şekilde reklamı yapılamaz.

(4) Kira yoluyla veya taksitle satış şartlarını içeren reklamlarda; mal veya hizmetin peşin fiyatı, teminat, ödeme takvimi, faiz oranı, malların toplam maliyeti ya da diğer satış şartları konusunda tüketiciler yanıltılamaz.

(5) Konut veya tatil amaçlı taşınmaza ilişkin reklamlarda fiyata yer verilmesi halinde ilgili bağımsız bölümün brüt ve net alanlarının da gösterilmesi zorunludur.

(6) Reklamı yapılan bir malın içeriğinde, toplumun genel dini hassasiyetlerine aykırı bir bileşenin doğrudan veya dolaylı olarak kullanılması halinde, bu husus reklamlarda açıkça belirtilir.


ÜÇÜNCÜ KISIM 
Haksız Ticari Uygulamalar

Haksız ticari uygulama yasağı

MADDE 28 – (1) Tüketiciye yönelik bir ticari uygulamanın; mesleki özenin gereklerine uymaması ve ulaştığı ortalama tüketicinin ya da yöneldiği grubun ortalama üyesinin, bir mal veya hizmete ilişkin ekonomik davranış biçimini önemli ölçüde bozması veya bozma ihtimalinin olması durumunda haksız olduğu kabul edilir. Bir mal veya hizmete ilişkin tüketici işleminden önce, işlem sırasında veya işlem sonrasında haksız ticari uygulama yapılamaz.

(2) Tüketiciye yönelik ticari uygulamaların, ortalama tüketicinin bilinçli olarak karar verme yeteneğini azaltarak normal şartlar altında taraf olmayacağı bir tüketici işlemine taraf olmasına yol açması halinde, tüketicilerin ekonomik davranış biçimini önemli ölçüde bozduğu kabul edilir.

(3) Zihinsel veya fiziksel zaafları, yaşları ya da tecrübesizlikleri nedeniyle belirli mal veya hizmetlere ve bunlara ilişkin ticari uygulamalara karşı özellikle korunması gereken tüketici gruplarının ekonomik davranış biçimlerinin önemli ölçüde etkilenme olasılığının olup olmadığı bu grubun ortalama bir üyesi esas alınarak belirlenir.

(4) 29 uncu maddede yer alan aldatıcı eylemler, 30 uncu maddede yer alan aldatıcı ihmaller ve 31 inci maddede yer alan saldırgan ticari uygulamalar ile Ek’te yer alan aldatıcı ticari uygulamalar ve saldırgan ticari uygulamalar her hâlükârda haksız ticari uygulama olarak kabul edilir.

Aldatıcı eylemler

MADDE 29 – (1) Yanlış bilgi içeren veya verilen bilgiler esasen doğru olsa bile sunuluşuna dair bütün koşullar değerlendirildiğinde, ortalama tüketiciyi aldatan ya da aldatmaya elverişli olan ve bu suretle tüketicinin normal şartlar altında taraf olmayacağı bir hukuki işleme taraf olmasına yol açan ya da yol açma olasılığı bulunan ticari uygulamalar aldatıcı olarak kabul edilir.

(2) Aşağıda belirtilen hususlarda tüketicileri aldatan ya da aldatma ihtimali olan eylemler aldatıcı eylem olarak değerlendirilir:

a) Bir mal ya da hizmetin varlığı, mahiyeti, tedariki, faydası, riski, uygulaması, içeriği, aksesuarları, satış sonrası hizmetleri, üretim yöntemi ve tarihi, ifası, amaca uygunluğu, miktarı, teknik özellikleri, menşei, kullanımından beklenen sonuçları, üzerlerinde yapılan test ve kontrollerin sonuçları, çevreye olan etkileri ve diğer önemli özellikleri,

b) Ticari uygulamada bulunanın taahhütlerinin kapsamı, pazarlama sürecinin mahiyeti, sponsor desteği, yetkili otoriteler tarafından mal veya hizmetin onaylandığına ilişkin ifade veya sembolleri,

c) Bir mal veya hizmetin fiyatı, fiyatının hesaplanma yöntemi, ödeme koşulları ya da belirli bir fiyat avantajı,

ç) Tüketicinin sahip olduğu yasal haklar veya karşılaşabileceği riskler,

d) Bir mal veya hizmete ilişkin servis, yedek parça, değiştirme veya tamir hizmetleri,

e) Ticari uygulamada bulunanın veya temsilcisinin; kimliği, mal varlığı, yetenekleri, statüsü, kurum veya kuruluşlara üyelik bilgileri, sahip olduğu ticari haklar, fikri ve sınai mülkiyet hakları, yetkili otoritelerden ödül ve nişan kazanmış olması gibi nitelikleri, sıfatları, unvanları ve diğer hakları.

(3) Bir ticari uygulamanın, ortalama tüketicinin ekonomik davranış biçimini önemli ölçüde bozması veya bozma ihtimali bulunması ve aşağıdaki olasılıkları içermesi halinde aldatıcı olduğu kabul edilir:

a) Rakibinin malı, hizmeti, markası veya diğer bir ayırt edici özelliği ile karışıklığa sebep olması.

b) Ticari uygulamada bulunanın, bağlı olduğu meslek odaları ve benzeri kuruluşların ve varsa bunların üst kuruluşlarının, ilgili faaliyet alanına veya belirli bir ticari uygulamaya ilişkin düzenlemiş oldukları davranış kurallarında yer alan yükümlülüklerini yerine getirmemesi.

Aldatıcı ihmaller

MADDE 30 – (1) Ticari uygulamada bulunanın bir hukuki ilişki kurmak amacıyla tüketiciye yöneltmiş olduğu öneride önemli bir bilgiyi gizlemesi, öneriyi tüketiciye anlaşılmaz bir şekilde veya uygun olmayan bir zamanda sunması, amacı açıkça belli olan ticari uygulamanın amacını tüketiciye bildirmemesi ve bu durumların ortalama bir tüketicinin normal şartlar altında taraf olmayacağı bir hukuki işleme taraf olmasına yol açması ya da yol açma olasılığının bulunması halinde aldatıcı ihmalin varlığı kabul edilir.

(2) Ticari uygulamanın içerik ve şartlarının tüketiciye aktarılması için kullanılan iletişim aracının zamansal veya mekânsal sınırlamaları nedeniyle gerekli bilgilerin verilemediği hallerde, aldatıcı ihmalin var olup olmadığının değerlendirmesi, söz konusu sınırlamalar ve ticari uygulamada bulunanın bilgiyi tüketicilere diğer araçlarla sunmak için aldığı önlemler dikkate alınarak yapılır.

Saldırgan ticari uygulamalar

MADDE 31 – (1) Bir ticari uygulamanın; taciz, fiziksel şiddet dâhil cebir veya haksız tesir yoluyla ortalama tüketicinin bir mal ya da hizmete ilişkin seçim veya davranış özgürlüğünü önemli ölçüde bozması veya bozma olasılığı taşıması ve tüketicinin bu sebeple normal şartlar altında taraf olmayacağı bir hukuki işleme taraf olması veya taraf olma olasılığının artması halinde saldırgan olduğu kabul edilir.

(2) Bir ticari uygulamanın; saldırgan olup olmadığı belirlenirken aşağıdaki hususlar dikkate alınır:

a) Ticari uygulamanın zamanı, yeri, mahiyeti ve devamlılığı,

b) Ticari uygulamanın tehdit ya da hakaret içeren söz veya davranışlar içerip içermediği,

c) Tüketicinin muhakeme yeteneğini bozduğu bilinen doğal afet gibi bir felaket ya da aynı derecede bir başka durumun ticari uygulamada bulunan tarafından, tüketicinin mal veya hizmete ilişkin kararını etkilemek için kötüye kullanılıp kullanılmadığı,

ç) Tüketicinin, sözleşmeyi feshetme ya da başka bir mala, hizmete veya ticari uygulamada bulunana yönelme gibi haklarını kullanmak istemesi karşısında, ticari uygulamada bulunan tarafından getirilen ağır veya orantısız sözleşme dışı bir engelin bulunup bulunmadığı,

d) Hukuka aykırı bir eylemde bulunulacağı tehdidinin olup olmadığı.


DÖRDÜNCÜ KISIM 
Çeşitli ve Son Hükümler

Yükümlülük

MADDE 32 – (1) Kanunun 61 inci ve 62 nci maddeleri ile bu Yönetmeliğe uygun olmayan reklamın veya ticari uygulamanın daha sonra düzeltilmesi veya telafi edilmesi reklam verenin veya ticari uygulamada bulunanın tespit edilen aykırılığa ilişkin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

Yürürlükten kaldırılan yönetmelik

MADDE 33 – (1) 14/6/2003 tarihli ve 25138 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ticari Reklam ve İlânlara İlişkin İlkeler ve Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.

Yürürlük

MADDE 34 – (1) Bu Yönetmeliğin 8 inci maddesinin ikinci fıkrası Yönetmeliğin yayımı tarihinden itibaren bir yıl sonra, diğer hükümleri ise yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 35 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Gümrük ve Ticaret Bakanı yürütür.


-EK-
Haksız Ticari Uygulama Olarak Kabul Edilen Örnek Uygulamalar

A - Aldatıcı Ticari Uygulamalar

1) Ekonomik birliklere, meslek odaları ve kuruluşlarına, borsalara ve varsa bunların üst kuruluşlarına üye olunmamasına rağmen, kendini üye gibi tanıtmak ve bu tür kuruluşların düzenlemiş olduğu davranış kurallarına tabi olunduğunu iddia etmek.

2) Yetkili otoritelerden gerekli izinleri almaksızın bir kalite işareti, güven işareti, çevresel işaret ya da benzerini kullanmak.

3) Gerçeğe aykırı olarak, bir davranış kuralının kurum veya kuruluşlarca onaylandığını iddia etmek.

4) Gerçeğe aykırı olarak, ticari uygulamaların veya bir mal ya da hizmetin kurum veya kuruluşlarca onaylandığını ya da bunlar için izin alındığını iddia etmek.

5) Mal veya hizmetin özellikleri ve teklif edilen fiyat dikkate alındığında, ticari uygulamada bulunanın makul sayılabilecek bir süre ve miktarda söz konusu mal veya hizmeti ya da bunların muadillerini belirtilen fiyattan sunamayacağına veya başka bir yerden tedarik edemeyeceğine ilişkin yeterli bilgi sahibi olmasına rağmen, tüketiciyi bu konuda uyarmaksızın mal veya hizmetleri o fiyattan edinmeye davet etmek.

6) Mal veya hizmetleri belirli bir fiyattan edinmeye davet ettikten sonra, başka bir mal veya hizmeti pazarlamak amacıyla;

a) Davete konu olan mal veya hizmeti tüketiciye göstermeyi reddetmek,

b) Söz konusu mal veya hizmete ilişkin siparişleri almayı ya da makul bir süre içinde ifa etmeyi reddetmek,

c) Mal veya hizmetin ayıplı bir örneğini göstermek.

7) Tüketicinin ani bir karar vermesini sağlamak ve bilinçli bir tercih yapması için gerekli fırsat veya zamandan mahrum bırakmak amacıyla, gerçeğe aykırı olarak bir mal veya hizmetin sadece çok kısıtlı bir süre içerisinde belirli şartlar altında sunulacağını belirtmek.

8) Gerçeğe aykırı olarak, bir mal veya hizmetin sunulmasının yasal olduğunu belirtmek ya da böyle bir izlenim oluşturmak.

9) Kanunun tüketiciye tanıdığı hakları ticari uygulamada bulunanın önerisinin ayırdedici bir niteliği olarak göstermek.

10) Tüketicinin mal veya hizmeti edinmemesi halinde kendisine ya da ailesine yönelecek olası bir tehlikenin varlığı, niteliği ve kapsamına ilişkin gerçek dışı bir iddiada bulunmak.

11) Gerçeğe aykırı olarak, ticareti bırakmak, işyerini taşımak veya faaliyet konusunu değiştirmek üzere olduğunu iddia etmek.

12) Belirli bir mal veya hizmetin şans oyunlarında kazanmayı kolaylaştırdığını iddia etmek.

13) İlgili mevzuatına aykırı olarak, bir mal veya hizmet hakkında sağlık beyanında bulunmak.

14) Tüketiciyi, bir mal veya hizmeti normal piyasa şartlarından daha elverişsiz koşullarda almaya ikna etmek amacıyla, mal ya da hizmetin piyasa koşulları veya piyasada bulunma olasılığı hakkında yanlış bilgilendirmek.

15) Bir ticari uygulamada, tanımlanmış bir ödül veya muadili belirtilmeksizin yarışma yapılacağını veya ödül verileceğini iddia etmek.

16) Teslimat için yapılması gereken zorunlu ve makul masraflar haricinde, tüketicinin bir malı edinebilmesi için ödeme yapması gerektiği durumlarda, o mal için bedelsiz, bedava, ücretsiz veya bunun gibi tanımlamalarda bulunmak.

17) Gerçeğe aykırı olarak, kendi ticareti, işletmesi, zanaatı ya da mesleği ile ilgili olarak hareket etmediğini iddia etmek, bu doğrultuda izlenim oluşturmak veya kendisini tüketici olarak tanıtmak.

18) Bir mala ilişkin satış sonrası servis hizmetlerinin, Türkiye dışında başka ülkelerde de mevcut olduğuna ve bunlardan yararlanılabileceğine dair yanlış izlenim oluşturmak.

B - Saldırgan Ticari Uygulamalar

1) Ticari uygulamada bulunan ile tüketici arasında amaçlanan hukuki ilişki kurulana kadar tüketicinin işyerinden ayrılamayacağı izlenimini oluşturmak.

2) Sözleşme yükümlülüğünü yerine getirme hali dışında, tüketicinin meskenini terk etme ve geri gelmeme yönündeki ikazlarına aldırmadan tüketicinin evine ziyaretler yapmaya devam etmek.

3) Taraf olduğu bir hukuki ilişkiye dayanarak herhangi bir talepte bulunan tüketiciden, talebi ile ilgisi olmayan belgeler arz etmesini istemek, ücret ödemesini talep etmek ya da sistematik olarak konuyla ilgili görüşmekten kaçınmak ve bu yollarla onu hukuki haklarını kullanmaktan caydırmaya çalışmak.

4) Tüketiciye, mal veya hizmeti almaması halinde ticari uygulamada bulunanın iş yerinin ya da geçiminin tehlikeye gireceğini söylemek.

5) Ödül veya benzeri bir menfaat söz konusu olmamasına rağmen, tüketicinin bunları talep edebilmek için para ödemesi ya da bir masrafta bulunması gerektiği hallerde, bu ödül veya menfaati kazandığı, kazanacağı veya belirli bir eylemde bulunması halinde kazanacağı doğrultusunda yanlış izlenim oluşturmak.

24 Mart 2015 Salı

Reklamı Yapılan Balların Tamamı Sahte Çıktı

"Reklamı yapılan balların tamamı sahte" (23 Mart 2015) başlıklı bir haberden alıntıdır.

Bakan Canikli, reklâmları yapılan balları analiz ettirdiklerini ve tamamının sahte çıktığını açıkladı. Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, balda her ihbari değerlendirdiklerinin altını çizerek,  “Artık bal reklamı sıfır, artık hepsinin reklamını durdurduk. Kimse artık bal reklamı yapamaz” diye konuştu. Türkiye’nin neresinde olursa olsun gelen şikayetlere müdahale ettiklerini söyleyen Canikli, şunları söyledi:

“Televizyon yoluyla yapılan bal satışlarını analiz ettik tamamı sahte çıktı. Analize göndermeden önce yayını durduruyoruz satış olmasın diye. Analizde sorun çıkmazsa yayına devam ettiriyoruz ama tamamı sahte çıkıyor. Balı tatlandırıcıdan, nişasta bazlı şekerden, glikozdan yapıyorlar. Onun da kilosu bir liradır. Dünyada örneği var mı bilmiyorum. 10 liraya satıyorlar. Aroma, bal tadı vericilerle birlikte toplam maliyeti en fazla 1.5 lira oluyor. Ama gerçek balın fiyatı en az 250-300 liraya ulaşıyor. Zayıflama haplarında da durum aynı. Çeşitli hastalıklara iyi geldiği öne sürülen ürünlerin büyük bölümünün reklamlarını durdurduk. Tamamına yakınının sağlık kurallarına uygun olmadığını gördük.”

Reklam Kurulu da 2014 yılı içerisinde bal reklamlarıyla ilgili olarak 2 reklam yayınına durdurma cezası, 23 reklam yayınına ise 2 milyon lira idari para cezası vermişti. Kurul, sahte bal reklamlarının durdurulmasına da karar vermişti.

9 Mart 2015 Pazartesi

Reklamlarda Görmediklerimiz

Reklamlarda ürünlerin sağlayacağı kısa süreli keyif, zevk, his, duygu vs. vurgulanır. Ancak işin aslının ne olduğu, ürünün nelerden oluştuğu ve potansiyel zararları söz konusu edilmez. Çünkü öğrendiğimizde tiksineceğiz, yemeyeceğiz, yesek de aynı iştahla olmayacak. Hatta kimi zaman ürünü daha alımlı yapmaya yönelik hoş bir renk boyası en tiksinti uyandıracak bir maddeden elde edilip en tiksinti uyandıracak bir üretim sürecinden geçiyor olabilir. Her şey ürünün lezzeti, görüntüsü ve raf ömrü için. Diğer bir deyişle çok talep, çok satış ve çok kâr için.

Reklamlarda görmediklerimize birkaç örnek:

Şeker ve Yağ
Diyabet veya obezite olmak istemeyenlerin ne yediğine dikkat etmesi gerekir.

Meşhur bir çikolatanın içeriği
Kinolin Sarısı
Kinolin sarısı (E104), zararları konusunda tartışmaların sürdüğü bir gıda boyasıdır. Meşhur bir limonatanın cafcaflı sarı renginin kaynağıdır.

Cafcaflı sarı rengin kaynağı

Karmin
Karmin, kırmızı renk veren bir gıda boyasıdır. Hergün böcek yediğinizi biliyor musunuz? başlıklı bir haberin sadece linkini vererek yetiniyorum.

10 Şubat 2015 Salı

TRT Çocuk Kanalında Reklam Olmasın


TRT Çocuk Kanalında Reklam Olmasın! başlıklı bir imza kampanyasıdır.

TRT Çocuk Kanalında Reklam Olmasın
Ben bir ebeveyn ve eğitimci olarak çocuğumun reklamlara maruz kalmasını istemiyorum. Mecburen içeriğinde reklam olmayan yabancı çocuk kanallarına yöneliyorum. Oysa TRT Çocuk kanalında bizim Türk aile yapısını yansıtan çizgi film ve dizileri de izlemesini isterim ama reklamlar yüzünden izletemiyorum. Çocuğumun daha hiç alışmadığı, adını tadını bilmediği ürünleri reklamlar ile görüp istemesini, özenmesini doğru bulmuyorum. Benim vergilerimle işleyen ve topluma karşı sorumlulukları olan TRT’nin en azından çocuk kanalının reklamsız olması gerektiğini düşünüyorum.

TRT’nin Amacı
TRT devlet adına yayınlar gerçekleştirmek amacıyla 01 Mayıs 1964’de özel yasa ile kurulmuş, 1972’deki anayasa değişikliği ile “tarafsız” bir kamu kuruluşu olarak tanımlanmış. 1982 Anayasası yeni düzenlemeler getirmiş ve 1993’te Anayasanın 133. Maddesinin değiştirilmesi ile tekel olmaktan çıkmış ve kamu hizmeti yayıncısı olarak hizmet vermesi kararlaştırılmış.

TRT’nin Vergi ve Reklam Geliri
TRT’nin sorumlulukları arasında halkı eğitici, kültür düzeyini yükseltici programlar yapma var. Bunu “tarafsız” yerine getirebilmesi için her T.C. vatandaşı TRT’ye vergi vermekle yükümlü. Kimi ürünlerden %8 kimi ürünlerden yüzde %16’ya varan vergiler TRT bütçesine gidiyor. Bu uygulama gelişmiş diğer ülkelerde de mevcut. En bilinen örneği ülkemizde de izlenebilen BBC kanalları. Ancak aralarında bir fark var. BBC reklamsız yayın yaparken, TRT’nin her kanalına reklam alınıyor. Özel kanallar ile rekabet göz önünde bulundurulduğunda kalitesini arttırmak amacı ile reklam geliri ihtiyacı haklı çıkartılabiliyor.

Peki ya Çocuk Kanallarında Reklam?
Günümüzde uzmanlar reklamların çocuklar üzerinde olumsuz etkileri olduğu konusunda hemfikir. Ancak çocuklara yönelik yayın yapan ve devlete bağlı olduğu için sadece “eğlence” değil sorumlulukları arasında “eğitici, öğretici, kültür düzeyini geliştirici” programlar yapmak olan TRT Çocuk kanalında reklam sayısı oldukça fazla. Üstelik bu reklamların çoğunluğunu sağlıksız abur cubur reklamları ve tüketimi fişekleyen oyuncak reklamları oluşturuyor.

Abur-cubur tüketimi ile ilgili devlet kurumu olan Türkiye Halk Sağlığı Kurumu'nun web sitesinde yayınlanan uyarıların bazıları şöyle:
“...Bununla birlikte yemeklerini belirli saatte vermek, öğünler dışında abur cubur tabir edilen bisküvi, kraker, simit, kola, çikolata gibi besinlerin yenmesine izin vermemek gibi önlemlerle çocuğu düzenli bir beslenme programına alıştırmaya çalışılmalıdır... Yüksek oranda şeker ve şekerli besinler çocukların beslenmesi için olumlu değildir. Şeker alımı ile iştahsızlık ve diş çürümeleri arasında sıkı bir ilişki vardır. Bu riski azaltmak veya en aza indirmek için şekerli içeceklerin, tatlıların, bisküvi, çikolata gibi besinlerin fazla tüketilmemesi özellikle ara öğünlerde çocuklara verilmemesi bu besinler yerine taze meyvelerin tüketilmesi önerilmektedir.”
Ama TRT Çocuk bu ürünlerin reklamları ile dolu!
Ben bir ebeveyn ve eğitimci olarak çocuğumun bu reklamlara maruz kalmasını istemiyorum. Mecburen içeriğinde reklam olmayan yabancı çocuk kanallarına yöneliyorum. Oysa TRT Çocuk kanalında bizim Türk aile yapısını yansıtan çizgi film ve dizileri de izlemesini isterim ama reklamlar yüzünden izletemiyorum. Çocuğumun daha hiç alışmadığı, adını tadını bilmediği ürünleri reklamlar ile görüp istemesini, özenmesini doğru bulmuyorum. Benim vergilerimle işleyen ve topluma karşı sorumlulukları olan TRT’nin en azından çocuk kanalının reklamsız olması gerektiğini düşünüyorum.

22 Eylül 2014 Pazartesi

Pedagoji Derneği'nden Mektup

Koton yetkililerine mektup! başlıklı açık mektuptur.

Sayın Koton Yetkilileri;

Pedagoji Derneği olarak, çocukları ilgilendiren her konuda uzmanlarımız tarafından değerlendirmeler yaparak bunu ilgili kurum, kuruluş, özel ve tüzel kişiler ve kamuoyuyla paylaşmayı bir borç biliyoruz. 2014 Eylül ayı içerisinde televizyon kanallarında ve reklam panolarında yayınlanan “Çocuk Kafası Çocuk Modası” adlı reklamınızla ilgili düşüncelerimizi iletmek amacıyla bu mektubu size yazıyoruz. Bu reklamınız, içeriğinde çocuklara yönelik olumsuz mesajlar içermesi nedeniyle derneğimizin dikkatini çekmiştir. Reklamınız birkaç açıdan derneğimizce sakıncalı bulunmuştur:
  • Öncelikle çocukların, bir ürünün daha iyi pazarlanması ve satışı amacıyla kullanılmasını, çocukların öne çıkarılarak bir ürünün tanıtılmasını doğru bulmuyoruz. Reklamınız çocukların ticari kaygılara alet edildiği izlenimini uyandırmaktadır. Hâlbuki çocuğun yüksek yararı tüm kaygıların ötesinde tutulmalıdır.
  • Reklamınızda çocuklara giydirilen kıyafetler, yapılan makyajlar ve takılar ile çocuklara yetişkin tavrı verilmiştir. Bu değişiklikler çocukların bir yetişkin gibi algılanmasına neden olmuştur. Reklamdaki kız çocuklarına kıyafetleri, bakışları, hareketleri ile seksapalite atfedilmiştir. Çocuklar, çocuk olmalı, çocuksu kalmalı, onların masumiyeti korunmalıdır. Çocuk istismarının ve pedofilinin arttığı bir dönemde çocukları, özellikle kız çocuklarını, yetişkin kıyafetleri ve hareketleri ile göstermek oldukça tehlikelidir.
  • Moda, yetişkinlerin dünyasına ait bir kavramdır. Çocukların gündeminde moda yoktur. Reklamınız yetişkin gündeminde olan “moda” kavramını çocukların gündemine sokarak, çocukların ruhsal gelişimine zarar vermektedir. “Aşk, sevgili” gibi yetişkin kavramlarının çocukların dünyasına çokça girdiği günümüzde, “moda” kavramının da çocuk gündemine taşınması doğru değildir.
  • Reklamınızda “ayrıcalıklı olmak”, “tarz sahibi olmak” vurgusu çokça yapılmaktadır. Çocuklara “Ayrıcalıklı olun, tarzınız, modanız olsun.” mesajının verilmesi doğru değildir. Çocukları kıyafetleri ile ayrıcalıklı, farklı olmaya sevk etmek çocuklara yapılan büyük bir haksızlıktır. Ayrıca “Sen ayrıcalıklısın, sen özelsin, özel olmalısın.” mesajı narsizm/özseverlik tohumlarını çocuklara aşılamaktadır.
Uluslararası Reklam Uygulama Esasları’nın 18. maddesi “Pazarlama iletişiminde, çocuklarda veya gençlerde zihnen, ahlaken ya da bedenen zararlı bir etki yaratabilecek herhangi bir beyanda bulunulamaz veya görsel sunum kullanılamaz.” açıklamasını yapmakta ve  “Pazarlama iletişimi herhangi bir şekilde, tanıtımını yaptığı ürüne sahip olan ya da bu ürünü kullanan çocukların ya da gençlerin, ürüne sahip olmayan diğer çocuklara ve gençlere göre, fiziksel, psikolojik ya da sosyal avantajlar sağlayacaklarını ileri süremez.” demektedir.  6112 sayılı RTÜK Kanunu’nun 9. maddesi ise reklamların çocukların fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar veremeyeceği ve deneyimsizliklerini veya saflıklarını istismar edemeyeceğini açıkça belirtmektedir.

“Çocuk Kafası Çocuk Modası” reklamınız yukarıda belirttiğimiz gerekçelerle açıkça bu maddeleri ihlal etmektedir. Bu reklamınızı en kısa sürede yayından kaldırmanızı temenni ediyoruz. Ülkemizin ekonomik gelişimine katkı sağlamak konusunda gayret gösteren kurumunuzun, çocukları ilgilendiren çalışmalarda onların ruh sağlığını daha çok dikkate alacağını umuyoruz.

Saygılarımızla.